top of page

Kyzikos Ultra - Apostol Koşusu

İlk kez düzenlenen Kyzikos Ultra - 22K Apostol Koşusunu tamamladım. Aşağıda raporumu bulabilirsiniz.




Her zaman söylerim yarış start verildiğinde başlamaz. Katılımı düşünmeye başladığınızda başlamıştır aslında ve koridordan çıkış aldığınızda artık sonucu almaya başlarsınız. Bu coğrafyada hiç koşmamıştım ve katılabilecekken fırsatı kaçırmak istemedim. Daha önce defalarca koşmak istediğim Kaçkar’a katılmamış olup beşinci yılın ardından tekrar yapılamayacağını öğrendim o nedenle Kyzikos’a mutlaka gitmeliydim. Yarışta 5, 22, 56 ve 84 km seçenekleri vardı ve ilk aklıma gelen 56km’lik yarışı koşmaktı. Hemen kaydımı yaptım.


Kyzikos için kaydımı yapmış olsam da defalarca parkur değişikliği yapmak zorunda kaldım. Bütün yaz Eylül sonunda katılacağımız Frig Macera Yarışı’nı düşünüyordum. İnanılmaz motive olmuş ve yarışı beklemeye koyulmuştum. Hemen bu zorlu yarıştan sonra da Kyzikos’ta 56 K koşmam imkansızdı bu nedenle 22K’ya geçmeye karar verdim. 8 Eylül günü Frig Macera Yarışı organizatöründen aldığım mesajla yarışın iptal olduğu bilgisini aldım. Bir anda hedef yarışımın yapılmayacağını öğrenmek pek keyifli değildi. Haberin hemen ardından tekrar 56K olarak kaydımı güncelledim.


Artık ne koşacağımı biliyor ve buna göre antrenman yapıyordum. Ekim ayına Kyzikos ile güzel bir başlangıç yapıp keyifle oryantiring sezonuna başlayabilirdim. Derken 19 Eylül’de Frig Macera Yarışı’nın 25-27 Ekim tarihlerinde yapılacağını öğrendim. Her ne kadar bizler için iyi bir tarih olmasa takım arkadaşlarımızla çok az yapılan yarışa katılmaya karar verdik. Bu durumda Ekim ayım tamamen dolmuş oldu ve Kyzikos’a katılma ihtimalim düştü. Tekrar kayıt güncelleme ve 22K’ya geçiş :) Kenarda dursun umarım giderim kaydı tamamlanmıştır. Neden umarım giderim çünkü Ekim ayı tamamen dolu;


5 Ekim Kyzikos

13 Ekim Kadıköy Macerası (Bunu biz yapıyoruz.)

19-20 Ekim Türkiye Oryantiring Federasyonu, 1. Kademe Yarışı

25-27 Ekim Frig Macera Yarışı (120km Oryantiring, MTB, Kano, İp İnişi-Çıkışı)

3 Kasım Vodafone İstanbul Maratonu


Nihayet 30 Eylül’de yani yarışa 6 gün kala katılacağım kesinleşti. Araştırma yapmadan ve planlamadan hemen Kaan’ı arayıp ona eşlik etmeye karar verdim. Cuma akşamı Bandırma’ya feribot ile gidip otelde kalıyoruz. Ulaşım ve konaklama belli olunca biraz rahatladım ama çok fazla sorun yaratmış olduğumun farkında değildim. Yarış start verildiğinde başlamaz!


Yarış motivasyonum yok denecek kadar az. Eğlenip dönerim diye düşünüyordum ama ben pek de yavaş koşmayı tercih edecek biri değilim. Cuma sabahı uykusuz bir şekilde ofiste Kadıköy Macerası parkuru ve malzemeleri ile uğraşırken epey yoruldum. Eve geçtim eşyalarımı hazırladım ve çıktım ki epey geç kalmıştım. Bir 10dk daha geciksem kaçırabilirdim feribotu. O lanet feribot evet. Bir saat rötarlı ve inanılmaz rahatsız edici yolculuk aslında çok güzel başlamıştı. Kaan, İnci ve Pınar ile güle oynaya gidiyorduk ki hava bozdu ve sürekli sallanır olduk. Bandırma’ya çok geç vardık. O uzun süre boyunca yemek de yemedik tabi. İner inmez Erdek’e geçmek için otobüslere geldik ki hemen dolmuş. Bir sonrakine yarım saat vardı ve taksilerle gitmeye karar verdik. Erdeğe varınca çok geç saatte seçenek az ilk yemek ihtimalini değerlendirdik. Otele yerleştik ama epey geç oldu tabi. Gece birkaç kez dehşet fırtına sesleriyle uyandım.


Yarış sabahı planladığımızdan 2 saat önce uyandım. Dinlenmek için yataktan çıkmadım ama üst üste 3-4 gecedir uyku alamamak iyi sinyaller vermiyordu. Kaan ile jog atarak kitlerimizi teslim almaya gittik ve jog ile döndük. Hemen ardından kahvaltıya indik ve ardından kıyafetlerimizi kuşanıp yarış alanına doğru gittik. Çok erkenden kalkmış ve uyuyamamış olmamıza rağmen çok geç kahvaltı yapıp, çok geç hazırlandık. Burada yardımıma koşan tek şey startta 30 dakikalık rötar olacağıydı. Hemen ısınmaya koyuldum tam drillere başlayacakken startın öne çekileceğini öğrendim. Yine golü yedik yani.


Start aldığımız alanın zemini çok kaygandı ve ayakkabılarım kesinlikle bu alana uygun değildi. Bir yandan da yavaş başlamanın benim için bir katkısı olmadığını da biliyorum. Bu nedenle düşmeden hızlı olmaktan başka bir seçeneğim yoktu. Bir dönüşte sol ayağım öne doğru hafif kaydı, hemen toparladım daha doğrusu öyle sanıyordum. Bir süre devam ettikten sonra sol kalfim ağrısını hissetmeye devam ettim. Yarış sırasında pek umursamam ve geçeceğini düşünürüm ki genelde öyle olur. Ufak rahatsızlıklar her zaman yaşanır. Böylece ilk 10 içerisinde kalarak çıkışları almaya başladım. Çıkış almaya başladığımız alan arnavut kaldırımları döşeliydi ve herkes için zor bir bölgeydi. Bu kısmın ardından sonunda toprağa kavuştuk ki yoldan çok sıkılmışım, keyif almaya başladım. Pek patika gibi değildi daha çok stabilize yol gibi bir alan ve etrafta çit arkasından havlayan köpekler eşliğinde devam ediyordum. Daha sonra yapraklarla döşenmiş mis gibi patikalar başladı. Sonbaharda patikalar çok güzel bir kenara not edin.


Benim kalf ağrım tekrar başladı ve kendimi ikna etmeye çalışırken önümdeki ekiple birlikte işaretli olmayan başka bir yola girdik. Ağrım nedeniyle pek etrafa bakmadım sadece önümdekileri takip ettim. Neden yanlış gittik aslında basit geniş bir patikadan yol iki ayrıldığında geniş patikaya devam edileceği düşündük. İşaret olduğundan değil. Tam ayrıma bir yönlendirme tabelası iyi olurdu ama yine de şerit kontrol etmediğim için kendi hatam olarak not alıyorum. Suyu geçip tepeyi tırmanırken arkadan gelen sesler ile döndük ve yeniden parkura girdik. Sonuçta ağrı ile başa etmeye çalışırken yoldan çıkıp motivasyonumu kaybettim. Kaygan kayalıklar ve bol yapraklar arasında düşmeden ilerlemeye devam ettim. Geniş stabilize yola geldiğimizde ayakkabılarım çamurları toplamaya ve ağırlaşmaya başladı. İniş olsa bir şekilde katlanabilirdim ama yükseklik kazanımlı bir yolda pek de çekilecek çile değil. Çok bunaldım, kendime gelmeye ikna edemedim. Aşağıdaki fotoğraf tam o anlarda çekildi, ne demek istediğimi anlarsınız.




Yarışın kalan kısmı için o anda motive olacağım tek şey iki saatin altında parkuru bitirmekti. Yarış içerisinde strateji değiştirmek anlamına geliyor ve yavaşlamaya karar verdim. Bir süre yavaş gittikten sonra rahatladım ve yarışın sonundaki inişleri daha hızlı alacağıma kendimi ikna ettim. Ettim ama pek de hızlanamayacağımı nereden bilecektim. 14K da yer alan CP’ye kadar rahatlamış şekilde gittim ve hemen hızlı bir çıkış aldım. Hiçbir şey yemedim çok az kola içtim. İlk kez canım kola çekti muhtemelen bir önceki günün rahatsızlıkları. CP’nin ardından çok sert bir iniş var ve orada anladım ki çok ağrılı inişler beni bekliyor. Her iniş sonrası bir süre durmam gerekiyordu hemen ardından kesinlikle tepe çıkamıyordum. Tabi kendimi ikna ediyorum ama pek de keyifli geçmiyordu işte. Bir süre çıkış aldıktan sonra manzaraya bakıp pozitif enerji depoladım. Son çıkışları hafif hafif alırken arkadan gelen gereksiz bağırmalar ile bir anda irkildim. Arkadaşlar koşarken kendinizi motive etmek için başkasını rahatsız etmeyin. Biz bu güzellikleri ve sessizliği tatmak için şehrin karmaşasından çıkıp geldik.


Son çıkışların ardından inişler başlayınca hafif tempo arttırmaya başladım ve 5 dakika sonra sol kalf kramp girmek üzereydi. Dik inişlerde korka korka indim bir anda yere kapaklanabilirdim. Hızlanacağım yerde yavaşlayarak inmek tam bir hüsrandı. Son kısımda yola indiğimizde yorgunluk ve sert zemin işleri daha da kötüye çevirdi. Finiş tagı bir türlü gelmedi sahile çıkınca sola döndüm ve bayrak görmeyince dönüp sağa doğru devam ettim. Son 500’de destek veren herkes onun ne kadar değerli olduğunu bilir. Yol boyunca destek veren herkese çok teşekkür ederim. Hele son 100 metrede bir anda tebessüm ettiren bir olay oldu. 5-6 çocuk ip gibi dizilmiş ve birini bekliyor yarışacak. Bilin bakalım o şanslı kişi kim? Tabi ki ben. Beraber son metreleri koştuk, aslında beraber tagın altından geçelim dedim ama onlar yeni kurbanlarını arıyordu sanırım :)

Bitirdikten sonra su şişesine sarılmak isterdim ama artık pek öyle bir hayatım yok. 3 aydır pet şişe kullanmamaya başladım ve hayat çok zor arkadaşlar. Yarışı bitiriyorsun önünde su var ama bir plastik çöp de ben oluşturamayayım diyerek içmemeyi tercih ediyorsun. Dünya da iyi şeyleri yapmak hiçbir zaman kolay olmuyor. Madalyamı aldıktan sonra gelenlere destek vermeye başladım, iyi ki yapmışım. Bir saat boyunca gelenleri alkışladım, elimi uzattım ve koşu arkadaşların yüzlerinde gülümsemeyi gördüm. Çok değerliydi, iyi hissettirdi. Bu yarışta bitmiş oldu bir sonrakinde aynı hatalarla değil yeni hatalarla karşınızda olacağım çünkü yaşayarak öğrenme bunu gerektirir :)


Tarih: 5 Ekim 2019, Cumartesi 10:15-12:13 Yer: Balıkesir, Erdek Merkez-Apostol Köyü

Süre: 01:58:19

Mesafe: 22km (ufak yoldan çıkışları saymayalım tabi.)

Ortalama Pace: 05:23

Yükseklik Kazanımı:

Genel Sıralama: 41 (313 Toplam Katılımcı)


www.kyzikosultra.com


Organizasyon için BANDAK, Mustafa Kızıltaş, Alper Dalkılıç ve Elena Polyakova'ya Teşekkürler!

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page